Obezitenin tedavisinde birçok yöntem uygulanmaktadır. Bu yöntemlerden biri olan bariatrik cerrahi benlik saygısının artışı gibi psikolojik ve duygusal problemlerin çözülmesine yardımcı olabilir, fakat zayıflamak her zaman tüm sıkıntıların giderileceği anlamına gelmez. Hasta ameliyat öncesi psikologla görüşerek ameliyata psikolojik olarak da hazırlanmalı, ameliyat kaygısı, ameliyat sürecine uyum ve psikolojik farkındalık da kazanmalıdır. Obezite cerrahisinden sonra diyet sürecinde bazı psikolojik problemler gelişebilir. Bunlara örnek verecek olursak,

  • Hastalar diyet programıyla az miktarda ve düşük kalorili yiyecekler yemeye teşvik edildikleri ve eski yeme alışkanlıklarını terk etmek zorunda kaldıkları için kendilerini kısıtlanmış ve baskılanmış hissedebilirler ve bu durum depresyonu tetikleyebilir.
  • Ameliyat öncesi var olan yeme bozuklukları kişi hedef kilosuna ulaştıktan sonra da ortaya çıkabilir. Hastanın dilediği kadar yiyememesi ve sürekli kendini baskılaması sonucu dürtüsel yeme atakları, tıkınırcasına yeme bozukluğu ve gece yeme sendromu gelişebilir. Bu da ameliyatın istenen sonuçlarına ulaşmayı güçleştirir. Bu bozuklukların tespitini ameliyat öncesi Psikoloğumuz yapmakta ve ameliyat sonrası kalıcı kilo verimini sağlamak için ihtiyaç duyan hastalara psikolojik destek sağlamaktadır.
  • Hastalar yemekle olan ilişkilerinin azalması sonucu oluşan yemekten aldıkları duygusal hazzı ödünlemek için alkol, madde veya sigara gibi çeşitli bağımlılıklar geliştirebilirler.
  • Obezite cerrahisinden romantik ve sosyal ilişkiler de etkilenebilir. Hastanın kendine ilişkin değişen beden algısı ile benlik saygısı ve özgüveni artar ve yakın çevresiyle ilişkileri daha iyi hale gelir. Ancak bazen, hastadaki değişimlere eşi ya da partneri uyum sağlayamayabilir ve ilişkilerindeki dengenin bozulması söz konusu olabilir.
  • Hastalar aşırı zayıflama yaşadıklarında deri sarkmaları meydana gelebilir. Bedenlerindeki bu görünüm bazen depresyona yol açar.

Obezite tedavisi üzerinde etkili olan terapi yaklaşımlarından biri “bilişsel-davranışçı terapi”dir. Bu terapi ekolünde, hastaların çevresel uyarıları ve açlık duyumlarını hatalı yorumladıkları ve bunun rahatsız edici duygulara ve ardından yeme davranışına yol açtığı düşünülür. Bilişsel yeniden yapılandırma yöntemleri kullanılarak yemek ve diyetle ilgili işlevsel olmayan düşünceler, negatif duygular, motivasyon bozucu tutumlar ve bunlarla ilişkili bilişsel çarpıtmalar yani mantık hataları tanımlanabilir. Böylece kişiye daha sağlıklı ve akılcı düşünme, daha iyi hissetme ve daha olumlu başa çıkma davranışı kazandırılmış olur. Bu yaklaşım obezite problemi yaşayan bireylere bireysel ve grup terapileri şeklinde uygulanabilir. Bilişsel davranışçı terapi ile obezitenin yol açtığı psikolojik rahatsızlıkların tedavi edilmesi mümkündür. Bu terapi ekolünün dışında Psikoloğumuz, obeziteye eşlik eden depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları gibi psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan davranışçı terapi, motivasyonel görüşme, mindfullness (bilinçli farkındalık) ile stresle başa çıkma yöntemlerini de kullanmaktadır.