Ülseratif Kolit hastalığı gastrointestinal sistemde meydana gelen inflamatuar bir hastalıktır. Her yaşta görülmekle birlikte genelde 20-40 yaşlarında daha sık ortaya çıkmaktadır. Hastalıkta tutulum sadece kalın bağırsak kısmında olmaktadır. Ülseratif kolit hastalığının sıklığı her geçen gün artmaktadır. Hastalığın etiyolojisi incelendiğinde; nedeni henüz bilinmemekle birlikte genetik faktörler, beslenme alışkanlıkları, hastalığın gelişiminde rol oynayabilir. Hastaların bir kısmında başlangıç döneminde kabızlık görülebilirse de, genellikle ishal görülür. İshal bazen 10 -12 gün sürebilir, geceye oranla gündüz daha şiddetlidir. Feçes kanlıdır, kanla birlikte mukus denilen parlak, kaygan bağırsak salgısı feçes içinde görülür. Ülseratif kolit hastalığında sıklıkla bulantı, kusma, diyare, ateş, ağırlık kaybı, anemi, besin intoleransı, malnütrisyon, büyüme geriliği görülmektedir.
Ülseratif kolit hastalığının aktivasyon ve remisyon dönemleri vardır. Aktivasyon döneminde hastada ateş, terleme, hâlsizlik, eklem ağrısı gibi semptomlar sıklıkla görülmektedir. Remisyon döneminde ise komplikasyonlar azalmaktadır. Tedavide temel amaç hastaları remisyon döneminde kalmasını sağlamaktır.
Yazı İçeriği
Ülseratif Kolitin Beslenme Tedavisi
Hastalara tıbbi tedavinin yanında beslenme tedavisi de etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Hastaların beslenme durumu değerlendirilip, hastalığın evresine göre beslenme tedavisi uygulanmalıdır. Tıbbi beslenme tedavisinin temel amacı, tıbbi tedaviyi desteklemek ve hastaların remisyon dönemine girmesini veya remisyon döneminde kalmasını sağlamaktır. İnflamatuar bir hastalık olmasından dolayı enerji gereksiniminin artar ve besinlerden alınan proteinin enerji için kullanılmasını engellemek için yüksek enerjili diyetler önerilmektedir.
Bunlarla birlikte hastalığın dönemine göre diyet posası da ayarlanmalıdır. Remisyon döneminde az posalı, aktif dönemde ise posasız diyetler önerilmektedir. Ayrıca, Akdeniz modeli beslenme alışkanlıklarının uygulanması tedavide önem taşımaktadır. Beslenme durumu bireylerin yaşam kalitesinin artırılmasında büyük önem taşır.
Ülseratif Kolit Hastaları İçin Önerilen Besin Öğeleri
Karbonhidratlar: Karbonhidratın, özellikle şeker ve nişastanın toplam alım miktarının, İBH gelişiminde tetikleyici rolünün olduğu bilinmektedir. Yüksek karbonhidrat içeren ve “fast-food” tarzı beslenmenin İBH oluşumunu olumsuz etkiler. Rafine şekerin yüksek miktarlarda alımının hastalığın gelişimini artırdığı görülmüştür. Özellikle basit karbonhidratlardan zengin asitli içecekler ve çikolata tüketimi hastalık riskini artırır. Yeterli ve dengeli beslenme önerilerinde olduğu gibi, ülseratif kolit hastalarında da karbonhidrattan gelen enerjinin %55-60 oranında olması ve tüketilen karbonhidrat türünün kompleks karbonhidratlardan olması gerekmektedir.
Yağlar: Yağ tüketiminin artması ülseratif kolitte steatore oluşumunu tetikleyebilir. Hayvansal kaynaklı yağ, trans yağ ve özellikle kızartmada kullanılan omega-6 yağ asitlerinin hastalık riskini artırdığı vurgulanmaktadır. omega-3 ve omega-9 yağ asitlerinden zengin beslenme ile birlikte tüketilen sebze-meyvelerin hastalığı olumlu yönde etkilemektedir. Ülseratif kolit hastalarına trans yağ asitleri ve doymuş yağlardan fakir, omega-3 ve omega-9 yağ asitlerinden zengin diyetler önerilmektedir.
Vitamin ve Minareller: İshal, emilim problemleri gibi birçok neden ülseratif kolit hastalarında vitamin mineral eksikliklerine yol açabilmektedir. Anemi sıklıkla karşılaşılan sorunlardan olup, genellikle ülseratif kolit ile birlikte ortaya çıkabilmektedir. Anemi görülen ülseratif kolit hastalarına demir takviyeleri önerilebilir.
Ülseratif kolitte sulfosalazin tedavisi altında olan hastalara folik asit desteği yapılmalıdır. Bazı ilaçlar da folik asit yetersizliğine neden olmaktadır. Bu nedenle folik asit yönünden zengin besinlerin diyetteki porsiyonları arttırılmalıdır. Eksikliğine göre, ek folat desteği de alınabilir.
Yağda çözünen vitaminlerden olan D vitamini yetersizliğine ülseratif kolit hastalarında da rastlanabilmektedir. Bu durum kemik mineral yoğunluğunun azalmasına ve osteoporozun hızlı gelişmesine nedendir. D vitamini suplementasyonunun hastalarda inflamatuar etkinin azaltıldığı görülmüştür.
A vitamini, çinko, magnezyum, B grubu vitaminleri gibi birçok mikro besin ögesi yetersizliklerine ülseratif kolit hastalarında sıklıkla karşılaşılabilmektedir. Yeterli ve dengeli beslenme sağlanarak bu yetersizlikler giderilebilmektedir. Bunun yanı sıra, hastanın biyokimyasal bulgularına göre takviyelerinin sağlanması önerilir.
Posa: Diyette posa alımı, hastalık gelişmeden önce İBH için koruyucu bir faktördür. Posanın koruyucu etkisi anti-inflamatuar özelliğinden kaynaklanmaktadır. Hastalığın remisyon ya da aktivasyon dönemine göre posa tüketimi değişir.
- Orta/ağır hastalık aktivitesi görülen dönemlerde düşük posalı diyet önerilir. Özellikle kaçınılması gereken besinler; tam buğday ürünleri, kurubaklagiller, kabuklu meyveler, kuruyemişler gibi lif içeriği yüksek besinlerdir.
- Remisyon döneminde kabızlık varsa yüksek posalı diyet, kabızlık yoksa hastanın gereksinimi kadar diyet posası önerilir.
İlginizi çekebilir –> İrritabl Bağırsak Sendromunda Beslenme
Probiyotikler ve Prebiyotikler
Ülseratif kolit hastalarının remisyon dönemine girmesini sağlamada ve remisyon döneminde kalmasında probiyotikler önemli rol oynayamaktadır. Bifidobacterium longum, Bifidobacterium infantis ve Streptococcus thermophilus bakterilerinden oluşan probiyotik takviyesinin ülseratif kolit hastalarında olumlu etkisinin olduğu gösterilmiştir. Prebiyotikler, probiyotiklerin besin kaynağıdır. Prebiyotiklerin de ülseratif kolit hastalarının remisyon döneminde kalmasında yardımcı olduğu çalışmalarca gösterilmektedir.
Mutlaka göz atın –> Ketojenik Diyet Nedir
Ülseratif Kolitte Beslenme Önerileri
- Uzun süre aç kalmamaya özen gösterilmeli ve ihtiyaca göre 3 veya 4 saatte bir “daha küçük porsiyonlarda beslenilmelidir. Az ve sık beslenme büyük öğünlerden daha iyi tolere edilebilir. Bu nedenle öğün sayısı 5-6’ya çıkarılmalıdır. Bir anda çok fazla besin alımı sindirim sisteminde birtakım sorunlara yol açabilir.
- Aşırı yağ, şeker ve baharat içeren besinlerin tüketimi sınırlandırılmalıdır. Bu besinler bağırsaklardaki enflamasyona katkı sağlar.
- Probiyotik ve prebiyotik takviyesi kullanılabilir; bu takviyeler inflamatuar bağırsak hastalıklarında koruyucu etki göstermektedir.
- Gün içerisinde neler yendiğini ve sindirim sorunlarının ne zaman oluştuğunu kaydetmek, besin tetikleyicilerini belirlemede yardımcı olabilir.
- Alkol ve kafein içeren besinlerden, karbonatlı içeceklerden uzak durulmalıdır. Kişiye göre değişmekle beraber süt ürünleri, kuru baklagiller, kurutulmuş meyveler de şikayetleri tetikleyebilir. Bu besinleri deneyerek tüketilmelidir.
- Alınan besinleri sindirme ve emebilmede sorunlar yaşanabilir. Bu durumda bazı vitamin ve minerallerin eksikliği olabilir. Vitamin, mineral seviyelerinin düzenli kontrolünün sağlanması oldukça önemlidir.
- Omega-3 içeren besinler (somon, uskumru, ceviz, chia tohumu vb.), taze sebze ve meyveler, özellikle kırmızı ve mor renkli olanlar, zerdeçal gibi bazı baharatlar da inflamasyonun azalmasına yardımcı olur.
Bilgi sahibi olun –> Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Beslenme